SU'dan Sebepler !
- ParistanbulHB
- Mar 27, 2015
- 4 min read
Geçtiğimiz günlerde Dünya Su Günü’nü kutladık; tabii günümüzde neyin gününü kutlamıyoruz ki dediğinizi duyar gibiyiz. SU konusunda önem şuradan ortaya çıkıyor; dünyamızın %71’ini oluşturan; ancak sadece %2,5’u temiz/tüketilebilir olan bir kaynaktan bahsediyoruz. Tabii bizim yani insan popülasyonunun yoğunluğunu düşündüğümüzde böyle bir farkındalık günü oldukça büyük bir önem arz ediyor.
Önümüzdeki yıllarda üçüncü dünya savaşına neden olabileceği söylenen su kaynakları, evet oldukça sınırlı ve aslına bakarsanız bu nedenle de pazarlanması en ideal ürünlerden biri; çünkü gittikçe değerleniyor ama dışarıdan baktığınızda çok da heyecanlandırıcı olmayan ve çok da para ödemek istemeyeceğiniz bir ürün; yani bir ikilem!
Pazarlama, tüm ikilemleri sevdiği gibi, SU için de aynı heyecanı duyuyor. Bakalım doğada varolan birşey ambalaj içerisine girdiğinde ve bir değer biçildiğinde algısı nasıl değişiyor.

750ml’lik bir şişeye sahip olan Acqua di Cristallo Tributo a Modigliani markalı dünyanın en pahalı şişelenmiş suyunun fiyatı 60.000 Amerikan Doları. (Tamamı Küresel Isınma ile savaşmak için bağışlanıyor.) Sanırım birçoğumuz için alınamayacak kadar pahalı, alınsa da asla içilmeyecek kadar özel! Ama unutmamak gerekiyor ki bu parayı bu suyun gerçekten dünyanın farklı kaynaklarından getirtilmiş olan içeriğine değil; tasarımına para veriyorsunuz; Fernando Altamirano tarafından tasarlanmış, 24 karatlık saf altından yapılma, eklektik ve hayırseverliği içerisinde barındıran bir şişe.
Peki bu mudur suyun pazarlanması? Altından bir şişe yapmak ve içerisine çok iyi kaynaklardan su koyarak tüketiciye sunmak. Tabii ki bu kadarla yetinilemez. Su, tamamen dünyada gelişen tüketici trendlerine göre şekil alıyor ve tasarlanıyor. Milyonlarca şişelenmiş su, marka üstünlüğü kurmak hatta markalarını hayatta tutabilmek adına büyük bir çaba içerisinde.
Markalar arasındaki bu savaşlar bir yandan devam ederken, şişelenmiş sularda iki kategoriden söz ediliyor; gazlı (damıtılmış, süzülmüş ve kaynaktan gelen) ve gazsız (doğal olarak oluşan veya mekanik olarak destekli). Bu savaşlar büyük ölçüde gazsız markalar arasında mücadele olarak devam ediyor.
Dünya pazarına hakim iki büyük marka var ; Fransa merkezli Danone ve İsviçre merkezli Nestle. Evian ve Volvic Danone altında iken; Nestle pazarı Perrier, Vittel, San Pellegrino Poland Spring ve Deer Park markaları ile yönlendirmekte.
Tabii bu markalar özellikle Avrupa pazarında büyük rol oynuyorlar. Avrupa tüketicisinin bizden farkları ne peki? Aslında çok büyük farklar olduğu söylenemez :)
Avrupa’da tüketicilerin neredeyse %78’i şişelenmiş su satın alıyor. Marka seçimlerinde ise oldukça farklı seçim nedenleri var. Kurumsal etkinlik, teknolojik yenilikler, dağıtım kanallarının genişlemesi ve tabiiki pazarlama etkenleri arasında en önemlisi markaların modern tüketici ile kurdukları bağlar önemli olmuş. Tüketicilerin almak istedikleri tatlar, davranışsal özellikler. Günlük yaşamda ise özellikle reklam, ambalaj, dağıtım ağı büyük rol oynuyor.
Bunun en büyük örneklerinden biri ise Evian’ın suyu bir gençlik iksiri olarak tanıttığı kampanyası : LIVE YOUNG! Herhalde aramızda bilmeyen kalmamıştır; ancak Evian içerek bir bebek kadar sağlıklı, temiz, saf olabileceğimizi söyleyen kampanya ile siz daha bebekliğinize dönmediyseniz bizce resme tıklayarak pazarlamanın gücünü görebilirsiniz.
Markalaşmanın en güzel örneklerinden birine baktıktan sonra temel sebebine geri dönmek gerekiyor belki de. Devletlerin çoğu özellikle günümüzde çeşme suyunun geliştirilmesi, içilebilir hale getirilmesi için büyük çaba sarfediyorlar ve tabii bu da şişelenmiş su pazarının daha fazla alevlenmesine ve markalaşmanın önem kazanmasına sebep oluyor. Teknolojinin belki de en çok işe yaramadığı yer olan su pazarında en önemli etken marka haline geliyor.
Peki nasıl farklılaşabiliriz? Kaynak su için oldukça farklılaştırılmış bir yöntemdi; günümüze kadar... Artık sadece kaynak üzerine oynamak için biraz geç kalınmış görünüyor çünkü bu tüketicileri ikna etmek için yeterli bir yöntem değil.
MARKALAR NE YAPMALI?
Markaların tüketici talebini karşılaması için, kaynaklarını çeşitlendirmesi, bu da tüketiciye seslenmenin de farklı yollarını araması anlamına da geliyor. Tüketiciyi kazanmak sadece kaynak ile değil, bu kaynağa değer katmakla devam etmeli.
Değeri faydaya dönüştürecek tüm motivasyonları bilmek gerekiyor. İşte tam da bu noktada tüketicinin ihtiyaçları ve ambalaj devreye giriyor.
Ambalajın etkisinden çok az bahsetsek de SU seçiminin en önemli etkenlerinden birini ambalaj oluşturuyor. Satınalma anındaki etki, o anki ihtiyacına ve inanışına karşılık gelen bir tasarım ile tamamlanıyor.
Peki su için tüketicinin ne gibi ihtiyaçları var (hatta şöyle demeliyiz; pazarlamacılar ne gibi ihtiyaçlarımız olduğuna bizi inandırdılar?) ve biz tasarımcılar olarak bunları ambalaj üstünde nasıl kodluyoruz?
1. BANA GÜVEN : Tüketiciler musluk suyunun içerisinde olanlar konusunda çok endişeli. Bunun yanında ise şişelenmiş su içerisinde olan herşey belirli bir kalitenin üstünde garantisi veriyor. Pazarlamacılar ise tüketicilerin korkularından faydalanarak şişelenmiş suyun daha kaliteli olduğu olgusunun peşinden gidiyorlar. Çoğu marka da “saf”, “doğal”, “memba suyu” gibi terimler ve görsellikle bunu destekliyor. Tasarımlarda da dağlar, göller ve su kaynakları kullanılıyor.

2. SAĞLIKLI OL : Tüketiciler artık sağlıklarını daha çok düşünüyorlar. Birçok bilgiye ulaşarak, hatta bilgi kirliliği içerisinde tüm ürünler gibi suyun da kaynağını, vücuda yararını öğrenmeye çalışıyorlar. Tabii sadece bu kadarla kalmayarak su ile birlikte daha fazla nasıl fayda sağlayabileceklerini arıyorlar. Tabiiki pazarlamacılar da bunun için vitaminli ya da farklı fonksiyonlara sahip "su" üretiyorlar. Bunun yansıması da tamamen fayda odaklı bir tasarım yansıması.

3. BENİ ETKİLE : Tüketiciler sosyal alanlardaki popülerliklerini arttırmak amacıyla alkolsüz içeceklerde de çare aramaya başladılar. Şişelenmiş su pazarlamacıları ise fırsatı görerek “Status İçeceği” satmaya başladılar. Premium şişe su artık bir ihtiyaç haline geldi. Pazarlaması için de aktörler, modeller kullanılırken tek amaç suyu daha etkileyici göstermek. Status içecekleri aslında tamamen şişelerin endüstriyel tasarımları da dahil olmak üzere, moda tasarımcılarından da bazen destek alınarak hazırlanan tasarımlar oluyor. Tabii fiyatları da etkileyicilikten payını alıyor!

4. ON THE GO : Tüketiciler on-the-go bir yaşam içerisine girdiler, sürekli hareket halindeler ve taşıması, araba bardaklığına girmesi, koşu bandında rahatça kullanılacak şişeler arıyorlar. 1,5 litre ya da daha az olan şişe sular ise onların hayat tarzına uyumlu şekiller gösteriyorlar. Hatta sadece hacmi değil aynı zamanda taşıması daha kolay şekiller bile geliştiriliyor. Şişe suyun uyum gösterdiği başka bir alan ise diğer içecekler günün belirli zamanlarında tüketilirken, su içimi için günün her anının uygun olması.

5. YA DÜNYA ? : Dünyanın yarısından çoğu suya erişemiyor; birçok hastalık var ve su en çok tüketilen ürün olarak paylaşmak için, değer verdiklerimizi göstermek için en kolay yol. Pazarlamacılar da her türlü bağış, yardım ve sosyal sorumluluğu su satışlarını arttırmak için kullanıyorlar. Elbette tasarımlarda bundan etkileniyor...

Her geçen gün değişen tüketiciler, azalan kaynaklarla SU gibi kolay bulunan bir ürünün bile ne kadar farklılaşabileceği sizi de şaşırttı mı? Su seçimini kolay yapabileceğiniz, susuz kalmayacağınız günler olsun!
Stay with love !
Comments